Sıfıra yükselmek! – Hüseyin Aykol

Rahmetli Apê Musa’nın “Sıfıra yükselmek” sözü, tekrar tekrar karşımıza çıkıyor bugünlerde. Malum, 1990’lı yıllarda cezaevlerinden tahliye olan kimi PKK’li yöneticiler, Musa Anter’e hep şunu derler: “Biz her şeye sıfırdan başladık. Bize sizden hiçbir kazanım miras kalmadı!” Bunu sık sık duyan Apê Musa, sonunda patlar ve şöyle der: “Evlat, evlat biz de eksi bilmem kaçlardan sıfıra yükselebilmek için az sopa yemedik ha!”

Musa Anter ve yaşıtlarının başlarına gelenleri hatırlarsanız, gerçekten de Kürt sorununun çözümü mücadelesinde 1990’lı yıllara kadar gerçekten ne kadar büyük bedeller ödendiği görülür.

***

PKK, önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla, silahlı mücadeleyi bırakıp kendini feshetti. Şimdi Meclis’te kurulacak bir komisyonda pek çok sorunla birlikte silah bırakan PKK’lilerin Türkiye’deki siyasi hayata nasıl entegre edilebilecekleri tartışılacak ve sonrasında da çıkarılması düşünülen yasalarla 1984’ten bu yana devam etmekte olan silahlı mücadelenin barışa (sivil çıkarılması siyasi mücadeleye) doğru evrilmesi hedefleniyor.

Ancak gidişattan sadece Kürt halkı değil, -hatta onlardan daha fazla- Kürt Özgürlük Hareketi’nin dostu ya da ittifakı konumundaki Türkiyeli sol-sosyalist güçler tedirgin. Başlıca itirazlar şöyle:

Bu iktidara güvenilmez; onların niyeti barış falan değil, iktidarla mücadeleyi yükselten muhalefeti bölerek iktidarlarını sonsuza kadar sürdürmek niyetindeler: Kürtler iktidarın baskıcı politikalarına karşı, toplumsal muhalefete ve CHP’nin kazandığı belediyeleri geri almak için verdiği mücadeleye daha fazla destek vermelidir.

Kürtlerin kazandığı belediyelere üç dönemdir kayyum atandı. Bu konuda, başta CHP olmak üzere, batıdaki muhalif partilerden gerçek tepkiler istendi-beklendi yıllardır. Ancak olması gereken düzeyde güçlü ve etkili bir tepki geliştirilemedi. Şimdi, Kürtlere reva görülen bu uygulamanın ne menem bir şey olduğunu kendileri deneyimliyorlar.

***

Kürtleri temsilen Öcalan, silahlı mücadelenin sona erdirilmesi ardından devletin nasıl bir tavır alması gerektiğini söylüyor; “mecliste çözün” diyor. Öngörülen “Komisyon” kurulmak üzere.  Ancak oradan bir şey çıkıp çıkmayacağı da bugünlerin en çok üzerinde durulan tartışma konusu.

Hiçbir şey çıkmayacağını düşünen sol sosyalist çevreler olduğu gibi, “CHP ile birlikte mücadele edelim ve iktidarı değişikliğini seçim yoluyla sağlayalım, sonra Kürtlerle barışırız” diyenler var.

Bu arada, silahlı mücadele devam etsin, mücadele yükseldikçe iyice zayıflayan iktidar, nasıl olsa eninde sonunda düşecektir, diyenler de var!..

Bir: İktidarın düşmesinin bir garantisi yok! Erken de olsa, zamanında da olsa, seçimleri -ilk turda en çok oyu alan kazanır gibi kimi değişiklikler ve emekçilerin maaşlarına-ücretlerine zam gibi kimi ekonomik vaatlerle- yine kazanma ihtimalleri var.

İki: Kürtler, CHP’nin “ben iktidara gelince çözeceğim” vaatlerine nasıl inansınlar! CHP, cumhuriyetin kurucu partisi olarak, AKP’den bile tutucudur. Nitekim komisyona üye verme noktasında bile tereddüt yaşıyorlar.

O nedenle, bütün savaşan güçlerin yaptığı gibi Kürtler de barış masasına kim iktidardaysa, onunla -yani ‘düşmanıyla’ oturmak durumunda. Silahlı mücadeleyi bırakmanın karşılığında iktidardan-devletten kendileri için bekledikleri bir şey yok. Beklenen sıfıra yükselmek: İktidarın en azından mevcut yasalara ve hatta anayasaya bile canı isterse uyan keyfi yönetiminden “kanun devleti”ne geri dönmesi yani…

Peki sonra ne olacak? Sonra Kürtler, tüm örgütleriyle (siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları) şaibesiz seçimlerle gelip seçimlerde giden iktidarların bulunduğu demokratikleşme mücadelesine devam edecekler. (Silahlı mücadeleyi bırakıyoruz, diyorlar; mücadeleyi değil!)

Kadın özgürlüğü, ekolojik yaşam ve anadilde eğitim başta olmak üzere, -her halükârda- ülkenin demokratik bir rejimle yönetilmesini talep eden mücadelelerin tam göbeğinde olacaklar.

Mevcut yasalarla bile olsa -yani kanun devletine geri dönmek- yani sıfıra yükselmek; içerideki PKK kadrolarının tahliye edilmesi, gelebiliyorsa, dağdakilerin gelip siyasi yaşama katılmalarıyla yürütülecek legal siyasi mücadelede Kürt halkının temsilcileri-öncüleri kendine güveniyor!

Türkiyeli devrimci güçlerin de, iktidarın olası ayak oyunları konusunda uyarılarıyla birlikte kendi güçlerine güvenmesi ve Kürt Özgürlük Hareketi ile ortak mücadeleye odaklanması gerekiyor!

Hüseyin Aykol