Komün Gücü Kolektifi olarak, şu günlerde savaş tüm yakıcılığıyla sürerken, İranlı komünist yoldaşlarımız olan İran Halkının Fedaileri Örgütü’ne, bu savaşa nasıl baktıklarına ve onların tutumlarının ne olduğuna dair bilgilenmek için bazı sorular ilettik. Onlar da bu soruları kendi durdukları yerden hareketle cevapladılar. Yoldaşlarımız ile yaptığımız bu röportajı, hem Türkçe hem Farsça olarak sizlerle paylaşıyoruz.
Komün Gücü Kolektifi
Öncelikle sizi, İranlı komünist yoldaşlarımızı, Türkiye devrimi için mücadele eden devrimci komünistler olarak selamlıyoruz. İran proletaryası ve halkları, emperyalist bir saldırının pençesine düşmüşken, sizlere ilettiğimiz soruları cevaplamayı kabul ettiğiniz için teşekkürler. Amacımız, ABD emperyalizminin ve siyonist İsrail’in, İran halklarına karşı başlattığı emperyalist saldırganlık hakkında örgütünüzün görüşlerini öğrenmek.
Ancak siz soruları cevaplamadan önce bir özeleştiri yapmak istiyoruz. Sizlerin de bileceği üzere, İran’daki molla diktatörlüğü ve Türkiye’deki 12 Eylül faşist askeri darbesinden önce, İran ve Türkiye’deki komünist hareketler arasında sıcak ve yoğun ilişkiler vardı. Bu ilişkiler sadece yüzeysel değildi; pratik mücadelede ve hatta savaş düzeyinde bir iş birliği şeklinde gelişmişti. Adeta farklı coğrafyalarda faaliyet gösteren tek bir örgütün kolları gibiydik. O dönemde İran’daki tüm devrimci örgütlerle dayanışma içindeydik. Ancak sizinle (İran Halkının Fedaileri Örgütü) özel bir ilişkimiz ve mücadelede belirgin bir ortaklığımız vardı. Bu ilişkiler bir süre Avrupa’da da devam etti. Ama maalesef, 2000’li yıllardan sonra, ortak düşmanlarımız halklarımıza karşı en acımasız saldırılarına devam ederken, bölgedeki komünistler ve devrimciler arasındaki iletişim neredeyse tamamen kesildi. Bu ciddi eksikten dolayı özeleştirimizi veriyoruz.
Değerli yoldaşlar, selam ve teşekkürlerimizle,
Türkiye’deki ve daha geniş anlamda bölgedeki devrimci örgütler arasında organik bir bağın eksikliğine dair eleştirel yaklaşımınızı tamamen anlıyoruz ve bu görüşünüze katılıyoruz. Bu alandaki eksiklik apaçıktır.
Bize gelince, İran’daki 1979 Devrimi’nin yenilgisi sonrası, başta bizimkiler olmak üzere tüm İranlı sol ve komünist örgütler onarılması mümkün olmayan darbeler aldı. Pek çok yoldaşımız savaş alanlarında ya da hapishanelerde yaşamını yitirdi; infaz mangalarına teslim edilenler yüzlercedir. Ardından Sovyetler Birliği’nin çöküşü de eklendi ve bu, ayrılıkları ve dağılmaları daha da artırarak devrimci örgütlerin bütünlüğünü ve mücadele gücünü ciddi biçimde zayıflattı.
Her ne kadar elimizden geldiğince direndiysek ve bir ölçüde kendimizi yeniden inşa ederek faaliyetimizi sürdürdüysek de, kalan kadroların sürekli baskı altında olması ve zorunlu sürgün, önümüzdeki görevlerin ağırlığıyla birleşince, enerjimiz büyük ölçüde tükendi.
Benzer şekilde, Türkiye’de de birçok gelişme yaşandı. Devrimci örgütler çeşitli darbeler aldı, bölündü. Türk ve Kürt yoldaşlarla olan enternasyonalist bağların yeniden kurulamayışı da bu sürecin bir sonucu olarak karşımıza çıktı. Bunları özetle ifade ettik.
Bununla birlikte, Türkiye’deki devrimci örgütlerle ilişki ve karşılıklı iş birliği içinde olmak bizim için her zaman arzu edilen bir şeydir. Bu bağları yeniden kurmak için çaba göstereceğiz.
ABD emperyalizmi ve siyonist İsrail’in, İran halklarına karşı başlattığı saldırıya dair örgütünüzün görüşlerini öğrenmek istiyoruz. Ancak öncelikle İran Halkının Fedaileri Örgütü’nü, Türk ve Kürt devrimci güçlere tanıtmanızı rica ediyoruz.
Bizim köklerimiz, 19 Bahman 1349’da (8 Şubat 1971) Siyahkal Jandarma Karakolu’na yönelik baskınla, emperyalizme ve Şah rejimine karşı silahlı mücadeleye başlayan İran Halkının Fedaî Gerillaları Örgütü’ne dayanır. Fedaîlerin amacı, halkın rejimin mutlak gücünden duyduğu korku atmosferini kırmak ve emekçi halk kitlelerini bağımsız mücadele sahnesine çekmekti.
Sekiz yıl süren silahlı mücadele süresince, Fedaîler rejimin silahlı güçleri ve güvenlik teşkilatlarına karşı büyük bir cesaret ve kararlılıkla direndi. Bu süreçte yüzlerce Fedaî yoldaşımız hayatını kaybetti veya idam edildi. Kadın-erkek gençler bu örgüte katıldı; düşen her silah bir başka el tarafından kaldırıldı ve mücadele sürdürüldü. Sonuç olarak bu mücadele, 1979’daki halk ayaklanmasına zemin hazırladı ve Şah rejiminin devrilmesiyle sonuçlandı.
Ayaklanma sürecinde yüz binlerce kişi örgütümüze destek verdi, saflarımıza katıldı. Ancak önceki dönemlerde komünistlerin ve solcuların, örgüt üyeleri ve lider kadrolarının yoğun biçimde katledilmesi, örgütü liderlik açısından oldukça zayıf bırakmıştı. Hapishane kapılarının açılmasıyla birlikte, örgüt saflarına üniversiteli ve aydınlardan pek çok yeni insan katıldı. Bunların önemli kısmı komünist olmayan, uzlaşmacı eğilimler taşıyordu.
Öte yandan, Şah rejimi ve Amerikan emperyalizmi (özellikle Sovyetler sınırında yükselen sol hareketin önünü kesmek için) yıllarca dinci güçlerin, mollaların propaganda ve örgütlenme faaliyetlerini serbest bırakmıştı. Devrimci dalganın yükselmesi ve Şah’ın devrilmesinin kaçınılmaz hale geldiği günlerde, emperyalist ülkeler Guadeloupe Konferansı’nda bir araya gelerek mollaları, özelde de Humeyni’yi destekleme kararı aldılar. Bu süreç, mollaların iktidarı ele geçirmesiyle sonuçlandı.
Bununla birlikte, hapishanelerden çıkan bazı örgüt lider ve kadroları, zayıf durumdaki örgüte katılarak yeni rejimi desteklediler. Ancak biz bu eğilimin karşısında durduk ve mücadelemizi sürdürdük. Bu nedenle örgüt, kritik bir eşikte çok sayıda bölünme yaşadı ve mollalar, sol güçleri katletmeyi tüm güçleriyle sürdürdüler. Yıllar süren direnişin ardından, pek çok şehit verdik ve faaliyet olanakları giderek daha da kısıtlandı.
Biz Fedaî Komünistler, o büyük örgütün bir parçası olarak, geçmişe eleştirel bakışla, toplumsal ve küresel koşulların yeni analizine dayanarak, yeni bir program ve strateji ile faaliyetimizi sürdürmekteyiz. Örgütün ayrıntılı tarihçesi bu metne sığmaz. Daha fazla bilgi için örgütümüzün sitesine başvurabilirsiniz: www.fedayi.org
Ayrıca, İran’daki devrimci ve komünist güçlerin durumu hakkında bizi bilgilendirmenizi rica ediyoruz.
İran’daki sol ve komünist güçler çok sayıda olmakla birlikte, çoğunlukla sürgünde yaşıyor. İçerideki bağlantıları olsa da, ne yazık ki hiçbiri İran’daki siyasi gelişmelerde etkili bir rol oynayacak düzeyde değil. Bu konuda detaylı bilgi vermek için daha kapsamlı bir metin gerekiyor; umarız ileride bu bilgileri paylaşma fırsatı buluruz.
Emperyalist ve siyonist saldırılar, dünya işçi sınıfına ve bölge halklarına yönelik topyekûn bir taarruzun parçasıdır. Ancak bölgenin emekçi halkları, aynı anda yerel gerici ve faşist hükümetlerin şiddetli saldırıları altında da ezilmektedir. Yayınladığınız bildiride bu konuda net görüşler ortaya koymuştunuz. Bu temelde sormak isteriz: Böyle bir ortamda, özellikle bombalar altında kalan İran’da, komünist tutum ne olmalıdır?
Biz bu savaşı, doğası ve amaçları itibarıyla gerici bir savaş olarak değerlendiriyoruz ve derhâl sona erdirilmesini talep ediyoruz. Bu savaş, dünya genelinde yaşanan gelişmeler, kapitalist krizin derinleşmesi ve büyük güçler arasındaki nüfuz alanlarını yeniden paylaşma, iş gücü ve emtia piyasalarına, ticaret yollarına ve iletişim hatlarına egemen olma yarışının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Bugün savaşın odak noktası, İran ve koşulsuz biçimde ABD ve Batı’nın desteğini alan, bölgedeki birinci güç olmayı ve sınırlarını genişletmeyi hedefleyen İsrail arasında yoğunlaşmıştır. Geçtiğimiz Cuma günü İran’a yönelik askeri saldırı ile bu savaşın yeni bir evresi başlatılmıştır.
Bu savaş, herhangi bir nedenle devam ederse, sadece komşu ülkelere yayılmakla kalmaz, aynı zamanda emperyalist ve siyonist planların temel hedeflerinden biri olan İran’ın parçalanmasını da gündeme getirebilir. Bu nedenle, bu savaşın kurbanlarının esas olarak halklar ve emekçiler olacağı açık olduğundan, biz bu savaşı mahkûm ediyor ve derhal durdurulmasını talep ediyoruz.
Bu koşullarda, propaganda ve ajitasyon açısından öncelikli görev, bu savaşın doğasını, emperyalistlerin özellikle ABD öncülüğündeki amaçlarını ve İsrail siyonizminin rolünü halka açıklamak olmalıdır.
İran halkı rejimin doğasını çok iyi bilmektedir. Rejim, geniş halk kesimleri nezdinde; baskı, sömürü, ayrımcılık, yozlaşma ve zorbalıkla tanınmakta ve derin bir nefretle karşılanmaktadır.
Bilimsel ve soğukkanlı analizlerle savaşın arka planı, hedefleri, güç dengeleri ve gelişmeleri muhtemel senaryoları açıklanmalıdır. Bu analizlerle halkın bilinç ve örgütlülük düzeyi yükseltilmeli, bombardımanın yol açtığı sorunların çözümünde pratik yardım sağlanmalı, yaşam alanlarında ve işyerlerinde halkla birlikte hareket edilerek, yaralılara, hastalara, ihtiyaç sahiplerine yardım edilmelidir.
Aynı zamanda, bağımsız halk dayanışma ağları ve sivil yapılar kurularak yardım organizasyonu yapılmalıdır. Özetle, halkın içinde olunmalı; onların gerçek ihtiyaçlarından doğan sloganlar ve talepler, özgürlük perspektifiyle birlikte taşınmalıdır. Halk, emperyalist devletlerin ve bölgesel gerici güçlerin desteklediği vekil güçlerin, burjuva muhalefetin, iktidar için her türlü suçu işlemeye hazır karşı-devrimci odakların tuzağına düşmekten sakındırılmalıdır.
İran şovenizminin büyüklük fantezileriyle beslenen milliyetçiliği ve ezilen halklara mensup kesimlerin gerici milliyetçiliği deşifre edilmeli ve tecrit edilmelidir. Emekçiler ve işçi sınıfı birliğe, örgütlenmeye çağrılmalı, onların bağımsız mücadele güçleri ve iradesi inşa edilmelidir. Onlara, ancak bir devrimci cephede birleşerek kaderlerini kendi ellerine alabilecekleri gerçeği anlatılmalıdır.
Pratik açıdan: Savaş, güç dengelerinin değişimine bağlı olarak gerçekleşebilecek veya kaçınılmaz hale gelecek senaryoları içinde barındırır. Devrimci güçler, bu gelişmeleri bilimsel ve gerçekçi biçimde değerlendirip, kendi stratejik hedeflerine uygun taktikler geliştirmeli, halkla bağ kurmalı, farklı mücadele biçimlerini örgütlemeye hazırlanmalı ve uygun anlarda harekete geçmeye hazır olmalıdır.
Emperyalist saldırılar, örgütlü devrimci güçlere yöneliktir. Bu saldırılara karşı tek başına mücadele edilemez; ancak uluslararası devrimci dayanışmayla karşı konulabilir. Bölgesel ve enternasyonalist görevler hakkındaki görüşlerinizi öğrenmek istiyoruz.
Sizin bu yaklaşımınıza tamamen katılıyoruz. Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu konuda bazı girişimler oldu, ancak ne yeterliydi ne de sürdürülebilirdi.
Açık olan şudur: İşçi sınıfı ve emekçilerin bölge düzeyinde dayanışması ve bu ülkelerin ilerici güçleri arasında etkili iş birliği sağlanmadığı sürece, yerel sermaye egemenliğini ve onun devlet aygıtını yıkmak mümkün olmayacaktır. Diyelim ki başarı elde edildi; bu başarıyı korumak, çok daha zor olacaktır.
Bu, elbette “önce bir şeyler olsun da sonra enternasyonal bağlar kurulsun” demek değildir. Aksine, bizim görüşümüz; bugün var olan olanaklardan başlamak ve bu bağları geliştirecek zemini inşa etmektir.
Örneğin, içinde bulunduğumuz bu son derece hassas ve krizli koşullarda, bölge ülkelerinin devrimci örgütlerinin temsilcilerinin katılacağı bir konferans düzenlenebilir. Bu konferanslarda, bölgeye dair analiz ve değerlendirmeler paylaşılabilir, görev ve sorumluluklar tartışılabilir, iş birliği için somut alanlar ve yöntemler ortaya konabilir. Bu konferanslar sayesinde, örgütler birbirini daha iyi tanıyabilir ve ilk düzeyde bağlar oluşturulabilir
Yayınladığınız bildiride de belirttiğiniz gibi, biz de İran rejiminin ABD ve İsrail rejimleri tarafından devrilmesini doğru bulmuyoruz. İran’ın özgürlüğü sadece işçi sınıfı ve halklar eliyle mümkün olabilir. Rejimin yıkılmasını istemek yeterli değildir; işçi sınıfı ve halkların iktidarını kuracak bir yönetim perspektifi inşa edilmelidir. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
Ortadoğu’daki halklar, özellikle de İran’da, işçi sınıfının ve ezilen halkların iktidarını kurmak; bunun için gerekli program, strateji ve taktikleri belirlemek, bu toplumların ekonomik, sosyal, ulusal ve tarihsel yapısına büyük dikkat gerektirir.
Bölgedeki ülkelerin bugünkü coğrafyaları savaşlar ve emperyalist-sömürgeci güçlerin müdahaleleriyle şekillenmiştir. Bu ülkelerde, ulusal, mezhepsel, etnik ve aşiret temelli çok sayıda fay hattı mevcuttur. Bu toplumlar bir ulus olarak değil, bir arada yaşamaya zorlanan topluluklar olarak varlıklarını sürdürmektedir. Kendilerini “ulus-devlet” olarak tanıtsalar da, Batı’daki burjuva devrimleriyle oluşmuş ulus-devletlerden farklı olarak, dış güçlerin desteğiyle ve yukarıdan aşağıya bir merkezileşme ile inşa edilmişlerdir. Bu yapı, üst sınıfların, din adamlarının, mülk sahiplerinin ve dış güçlerin ittifakı ile oluşmuştur ve hâlâ da “böl ve yönet” politikalarına açıktır.
Bu yapılar içerisinde sadece işçi sınıfının sömürüsü (sınıf çelişkisi) değil; ulusal baskılar, cinsiyet temelli ayrımcılıklar, mezhepsel ayrımlar da halkların yaşamını cehenneme çevirmiştir. Siyasal özgürlükler, medeni haklar, örgütlenme ve protesto hakkı gibi temel haklardan mahrumdurlar.
Son yıllarda acımasızca uygulanan neoliberal politikalar, sınıf ayrımını daha da derinleştirmiş, yolsuzluk, kamu kaynaklarının yağmalanması, çevrenin tahribi ve güç-sermaye mafyası devasa boyutlara ulaşmıştır. Bu sırada halkın büyük kısmı yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Bu nedenle, bu toplumlarda iç içe geçmiş çok yönlü çelişkiler vardır. Bu çelişkiler, mücadelenin yoğunlaştığı her anda daha belirgin hale gelir. Ortadoğu’da yaşanan halk ayaklanmalarının (örneğin Arap Baharı’nın) sonuçları da göstermiştir ki, bu çelişkileri çözümleyecek bir programa sahip olmayan, işçi sınıfı ve halkın aktif katılımı olmadan, devrim ve ayaklanmaların başarıya ulaşması olanaksızdır.
Bizim örgütümüzün nihai hedefi sosyalizmin inşasıdır. Önerdiğimiz alternatif; İran İslam Cumhuriyeti’nin devrimci yöntemlerle yıkılması ve yerini bir konseyler cumhuriyetine dayalı federal cumhuriyetin almasıdır. Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için, Türkçe olarak da erişilebilen programımıza başvurabilirsiniz.
Son Söz:
Umarız bu kısa yanıtlar sorularınıza cevap vermiştir. Yıllar sonra bu diyaloğu kurmaktan mutluluk duyuyoruz ve daha fazla iş birliği için hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
Uluslararası Dayanışma Bağlarının Yeniden Canlandırılması Yolunda
Devrimci selamlarımızla,
İran Halkının Fedaileri Örgütü
مایلیم این گفتگو را با یک نقد از خودمان آغاز کنیم. پیش از دیکتاتوری مذهبی در ایران و کودتای نظامی فاشیستی ۱۲ سپتامبر در ترکیه، بین جنبشهای کمونیستی ایران و ترکیه روابط گرم و فشردهای برقرار بود. این روابط تنها ظاهری نبود، بلکه در سطحی از مشارکت عملی در مبارزه و حتی جنگ شکل گرفته بود؛ ما همچون شاخههایی از یک سازمان واحد در جغرافیاهای مختلف فعالیت میکردیم. در آن دوران، با همهی سازمانهای انقلابی ایران در همبستگی بودیم، اما با سازمان شما ـ فداییان خلق ایران ـ رابطهای ویژه و همراهی مشخصی در مبارزه مشترک داشتیم. این روابط برای مدتی در اروپا نیز ادامه یافت، اما از دهه ۲۰۰۰ میلادی تا به امروز، در شرایطی که دشمنان مشترک ما با بی رحمانه ترین شکل به حملات خونین علیه خلقهایمان ادامه میدهند، ارتباط میان کمونیستها و انقلابیون منطقه تقریباً به کلی قطع شده است. از این نقصان بزرگ، نقدی به خود داریم و آن را صادقانه بیان میکنیم.
پاسخ رفقای فدایی:
رفقای گرامی، بادرود و سپاس از شما
ما با نظر انتقادی شما در رابطه با فقدان یک ارتباط ارگانیک میان سازمانهای انقلابی ترکیه و فراتر از آن منطقه را کاملاً درک میکنیم و با این نظر شما موافقیم که در این رابطه کم کاری بسیار مشاهده میشود. آنچه که به ما مربوط است یادآوری میکنیم که سازمانها چپ و کمونیست ایرانی از جمله ما بهدنبال شکست انقلاب ۱۳۵۷ ایران دچار ضربات جبران ناپذیری شدیم. بسیاری از رفقای ما در میدانهای نبرد و یا در زندانها جان باختند، دسته دسته به جوخههای اعدام سپرده شدند. متعاقب آن شکست اتحاد شوروی هم مزید بر علت شد تا انشعابات و پراکندگیهای بسیاری رخ دهند و بهتدریج انسجام و رزمندگی سازمانهای انقلابی تحلیل رفت. هرچند که تا جایی که میتوانستیم پایداری کردیم و خودمان را تا حدودی بازسازی کرده و به فعالیتمان ادامه دادیم ولی تداوم سرکوب و تبعید اجباری کادرهای باقیمانده و وظایف متعدد پیشاروی، نیروی و انرژی را از ما گرفت.
متقابلاً در ترکیه هم تحولات متعددی بوقوع پیوست. سازمانهای انقلابی با ضربات و انشعابات مختلفی مواجه شدند. گسست ارتباطات و ناتوانی در بازسازی روابط انترناسیونالیستی با رفقای ترک و کرد هم یکی از نتایج این تحولات بود که مختصری از آن را ذکر کردیم. با این حال، ما همواره از داشتن ارتباط و همکاری متقابل با سازمانهای انقلابی ترکیه استقبال کرده و برای برقراری پیوند مجدد تلاش خواهیم کرد
سوالات ما از رفقا
1.امپریالیسم آمریکا و صهیونیسم اسرائیل به خلقهای ایران حمله میکنند. در این زمینه، مایلیم دیدگاههای سازمان شما را بدانیم، اما پیش از آن خواهشمندیم سازمان فداییان خلق ایران را به نیروهای انقلابی ترک و کرد معرفی کنید.
جواب: ریشه ما به سازمان چریکهای فدائی خلق ایران برمیگردد که در ۱۹ بهمن ماه سال ۱۳۴۹ با حمله به پاسگاه ژاندارمری سیاهکل آغاز مبارزه مسلحانه علیه امپریالیسم و رژیم شاه را آغاز کرد. هدف فدائیان شکستن جو ترس و وحشت مردم از قدر قدرتی رژیم و کشاندن تودههای زحمتکش مردم به صحنه مبارزه مستقل بود. طی هشت سال مبارزه مسلحانه و رشادت و پایداری فدائیان در مقابله با نیروهای مسلح رژیم و سازمانهای امنیتی آن، صدها رفیق فدائی جان باختند و یا در زندانها و میدانهای تیر شهید شدند. در این دوره، جوانان زن و مرد بسیاری به سازمان پیوستند و هر سلاحی که از دست رزمندگان میافتاد، دیگری آن را بر میداشت و به مبارزه ادامه میداد. سرانجام مبارزه فدائیان در قیام تودههای مردم در سال ۵۷ به بار نشست و به قیام تودهها و سرنگونی رژیم شاه منجر شد.
در مقطع قیام، صدها هزار نفر به استقبال سازمان آمدند و به آن پیوستند، اما بهواسطه کشتار کمونیستها و چپها و اعضا و رهبری سازمان توسط رژیم شاه، سازمان به لحاظ رهبری بسیار ضعیف و ناتوان شده بود. باز شدن درب زندانها و عضوگیری از روشنفکران و دانشجویانی که در هواداری از سازمان دستگیر شده و در زندان به سر میبردند، گرایشات غیرکمونیستی و سازشکارانه در سازمان را تقویت کرد. از طرفی رژیم شاه و امپریالیسم آمریکا و کلاً عضب متحد شاه در ترس از کمونیستها سالها دست نیروهای مذهبی و روحانیت را برای تبلیغ و سازماندهی باز گذاشته بودند تا سدی در برابر رشد چپ در مرزهای شوروی ایجاد کنند. بویژه در جریان اوجگیری جنبش انقلابی و حتمی شدن سقوط شاه، کشورهای امپریالیستی در کنفرانس گوادلوپ تصمیم گرفتند روحانیت، در رأس آن خمینی، را تقویت کنند. این روند به قبضه قدرت توسط روحانیون منجر شد.
بعلاوه، اتفاق دیگری که رخ داد این بود که بخشی از رهبری و اعضای سازمان که از زندانها آزاد شده و به سازمانی که بسیار ضعیف شده بود پیوستند، به حمایت از روحانیت حاکم پرداختند. بخش دیگر آن که ما هم جزو آنها بودیم، به مبارزه ادامه دادند. در نتیجه در این مقطع حساس، سازمان دچار انشعابات متعدد شد و همزمان روحانیت حاکم با تمام قوا به سرکوب و کشتار نیروهای چپ ادامه داد. بعد از چند سال مقاومت که شهدای بسیاری را بر جای گذاشت، امکان ادامه فعالیت محدود و محدودتر شد.
ما فدائیان کمونیست بخشی از آن سازمان بزرگ هستیم که با نگاه انتقادی به گذشته و تحلیل نوین از وضعیت جامعه و جهان، با تدوین برنامه و استراتژی جدید به فعالیت خودمان ادامه دادهایم. شرح مفصل تاریخچه سازمان در این مطلب نمیگنجد. در این زمینه نوشتههای متعددی تا کنون منتشر شده است و برای آشنایی بیشتر با ما میتوانید به سایت سازمان مراجعه بکنید: http://www.fedayi.org/
2. همچنین مایلیم درباره وضعیت نیروهای انقلابی و کمونیست در ایران ما را مطلع سازید
جواب: نیروهای چپ و کمونیست در ایران پرشمار و عموماً در تبعید بهسر میبرند. هرچند که ممکن است ارتباطاتی هم با داخل داشته باشند، ولی متأسفانه هیچکدام در حدی نیستند که بتوانند در تحولات سیاسی در ایران نقش موثری بازی بکنند. توضیح وضعیت نیروهای سیاسی چپ و کمونیست ایران احتیاج به نوشتن مطالب زیاد و پر حجم دارد که متأسفانه در این مختصر نمیگنجد. امیدواریم در فرصت دیگر در این باره اطلاعات بیشتری در اختیار شما قرار بدهیم.
3. حملات امپریالیسم و صهیونیسم بخشی از تهاجمی سراسری علیه خلقهای منطقه و طبقه کارگر جهانی است. اما خلقهای زحمتکش منطقه، همزمان، زیر یورش شدید حکومتهای ارتجاعی و فاشیستی محلی نیز هستند. در بیانیهای که منتشر کردید، دیدگاههای مشخصی در این زمینه ارائه دادهاید. بر این اساس، میخواهیم بپرسیم: در چنین شرایطی و در ایرانِ زیر بمباران عینی، موضعگیری کمونیستی باید چگونه باشد؟
جواب: ما این جنگ را بنا به ماهیت و اهداف آن ارتجاعی میدانیم و خواهان قطع آن هستیم. جنگی که در نتیجه تحولات در سطح جهان، تشدید بحران سرمایهداری و رقابت قدرتهای بزرگ برای تجدید تقسیم مناطق نفوذ و دستیابی به بازارهای کار و کالا، راههای تجاری و مواصلاتی و غیره شکل گرفته، اکنون بین ایران و اسرائیل ـ که از حمایت بیچون و چرای آمریکا و غرب برخوردار است و میخواهد قدرت اول منطقه باشد و مرزهای اسرائیل را گسترش دهد ـ با حمله نظامی به ایران در جمعه گذشته آغازگر این دور از جنگ است، کانونی شده.
اگر جنگ جاری بنا به هر دلیلی ادامه یابد، پتانسیل گسترش آن به سایر مناطق و کشورهای همسایه و حتی تجزیه ایران، که از اهداف اولیه رژیم صهیونیستی اسرائیل و آمریکا بوده، را دارد. ما این جنگ را که تودههای زحمتکش مردم کشورها قربانیان آن هستند محکوم میکنیم و خواهان پایان فوری آن هستیم
در این شرایط، از لحاظ کار تبلیغی و ترویجی لازم است ماهیت این جنگ و اهداف امپریالیستها به سرکردگی امپریالیسم آمریکا و متحدین آن، بهویژه رژیم صهیونیستی اسرائیل، را برای تودههای مردم توضیح داد. تودههای مردم ایران ماهیت رژیم را میشناسند و میتوان گفت که اکثریت بسیار بزرگی از مردم، از رژیم ایران بهواسطهی سرکوب، ستم، استثمار، تبعیض و فساد دستگاه حاکمیت، متنفرند
باید کوشش کرد تحلیلهای علمی و نه احساسی از زمینهها و اهداف جنگ، توازن قوا و احتمالات ناشی از روند روزانهی جنگ را بهروشی ترسیم و به ارتقاء سطح آگاهی و سازمانیابی تودههای مردم کمک کرد. به آنها در رفع مشکلات ناشی از جنگ و بمباران یاری رساند و با سازماندهی در محیط کار و زیست، به کمک مردم، به یاری مصدومین، مجروحین و بیماران بشتابند. در عین حال به سازماندهی و گسترش نهادهای مدنی و کمکرسانی مستقل اقدام کنند.
بهطور خلاصه، باید در میان مردم بود، شعارها و مطالبات ناشی از نیازهای واقعی مردم و چشمانداز رهایی را به میان تودهها برد. آنها را از افتادن در دام نیروهای نیابتی، اپوزیسیون بورژوایی و ارتجاعی رژیم ـ که بهویژه از طریق دول امپریالیستی و مرتجعین منطقه حمایت میشوند و برای رسیدن به قدرت از هیچ جنایتی رویگردان نیستند ـ برحذر داشت.
اهداف ناسیونالیسم عظمتطلب ایرانی و ناسیونالیسم ارتجاعی ملل تحت ستم را افشا و منزوی کرد. طبقهی کارگر و تودههای مردم را به تشکل و اتحاد فراخواند و توانایی و اتکاء به نفس آنها را برای مبارزهی مستقل با امپریالیسم و ارتجاع داخلی ـ در هر شکل و لباس آن ـ تقویت نمود. اینکه با اتحاد، تشکل و سازمانیابی در یک جبههی انقلابی میتوانند بر سرنوشت خود حاکم شوند.
از لحاظ عملی: جنگ شامل احتمالاتی است که با تغییر توازن قوا به حقیقت میپیوندند و یا جای خود را به احتمالات قریب به یقین دیگری میدهند. نیروی انقلابی بسته به توان و امکانات، باید از تحولات ارزیابی علمی و واقعبینانهای داشته باشد، تاکتیکهایی اتخاذ کند تا بتواند تحولات را در راستای استراتژی و اهداف خود سمت و سو دهد. با تودهها پیوند یابد، اشکال مختلف مبارزه را تدارک دیده و آمادهی اقدامات لازم در زمانهای مناسب باشد
4. تهاجم امپریالیستی، تهاجمی سراسری علیه طبقه کارگر جهانی است، اما در درجه نخست علیه نیروهای انقلابی و کمونیستی مقاومتگر سازمانیافته است. هیچ خلقی به تنهایی نمیتواند با این تهاجمها مقابله کند؛ تنها با همبستگی انقلابی بینالمللی میتوان با آن روبهرو شد. مایلیم دیدگاه شما را درباره وظایف منطقهای و انترناسیونالیستی کمونیستها بشنویم.
جواب: با موضع شما کاملاً موافقیم. همانطور که در بالا ذکر شد، در این مورد کارهایی شده ولی به هیچ وجه کافی و ادامهدار نبوده است. شکی نیست که بدون تأمین همبستگی میان طبقه کارگر و زحمتکشان منطقه و همکاریهای ثمربخش میان نیروهای پیشرو این کشورها و تأمین همبستگی انترناسیونالیستی با سایر گردانهای طبقه کارگر، نمیتوان بر نظام ستم و استثمار و زور و سرکوب سرمایه داخلی و دستگاه دولتی آن چیره شد. اگر هم پیروزی بهدست آید، حفظ آن بسیار دشوار خواهد بود.
و این بدان معنی نیست که ما منتظر اتفاقی باشیم که به موجب آن همبستگی انترناسیونالیستی ممکن شود، بلکه به نظر ما باید از ممکنات آغاز کرد و زمینهی رشد و گسترش آن را فراهم نمود.
بهعنوان نمونه، در شرایط بسیار حساس و بحرانی کنونی میتوان کنفرانسی با شرکت نمایندگان احزاب و سازمانهای انقلابی منطقه سازمان داد. در این کنفرانسها میتوان ارزیابیها و تحلیلها را از اوضاع منطقه، وظایف نیروهای انقلابی، به اشتراک گذاشت و ضرورتها، زمینهها و راهکارهای همکاریها را مورد بررسی قرار داد. در این کنفرانسها میتوان شناخت بیشتری از هم و مواضع همدیگر بهدست آورد و ارتباطهای اولیه را سازمان داد.
5. همانگونه که در بیانیهی منتشر شده نیز اشاره کردهاید، ما نیز سرنگونی رژیم ایران بهدست رژیمهای آمریکا و اسرائیل را تأیید نمیکنیم. رهایی ایران تنها به دست طبقه کارگر و خلقها ممکن است. صرفاً خواستن سرنگونی این رژیم کافی نیست. نیازمند چشماندازی برای ساختن حکومتی هستیم که حاکمیت کارگران و خلق را در ایران برقرار کند. دیدگاه شما در اینباره چیست؟
جواب: برقراری حاکمیت کارگران و خلقهای تحت ستم و استثمار در کشورهای خاورمیانه از جمله ایران و تعیین برنامه و استراتژی و تاکتیکهای لازم، مستلزم دقت و توجه به ساختارهای اقتصادی، اجتماعی و ملی و تاریخی این جوامع است که از اهمیت تعیینکنندهای برخوردار است.
جغرافیای کشورهای منطقه در نتیجهی جنگها و دسیسههای کشورهای امپریالیستی و استعماری بهوجود آمده است. در این کشورها گسلهای متعدد ملی، مذهبی، قومی و طایفهای بسیاری وجود دارند که تحت حاکمیت دیکتاتورها و مستبدین رنگارنگ، زمینه نه همچون یک ملت بلکه بهمثابه یک همبود به حیات خودشان ادامه دادهاند. اینها خود را دولت-ملت مینامند اما هرگز از طریق رشد اقتصادی و اجتماعی و تکامل عادی، نظیر بسیاری از کشورهای غربی که از طریق انقلابهای ملی بورژوایی به دولت-ملت تبدیل شدهاند، شکل نگرفتهاند؛ بلکه با حمایت قدرتهای خارجی و از طریق تمرکز قدرت در مرکز، که عمدتاً محصول سازش طبقه بالا، سرمایهداران، سران روحانیت، متمولین و صاحبان قدرت و ثروت با دخالت قدرتهای بزرگ است، شکل گرفتهاند و همواره مستعد «اختلاف بینداز و حکومت کن» دولتهای مرکزی و نیز کشورهای خارجی میباشند.
در این ساختارها علاوه بر استثمار طبقه کارگر یعنی تضاد طبقاتی، تودههای مردم از ستم ملی، تبعیضات جنسی و جنسیتی و نیز مذهبی و غیره هم در رنج و عذاب هستند. آزادیهای سیاسی و حقوق مدنی و حق تشکل و تحزب، اعتصاب و اعتراض برخوردار نیستند. در سالهای اخیر اجرای بیرحمانهی سیاستهای نئولیبرالیستی، فاصلهی طبقاتی و نرخ استثمار را از آنچه در گذشته بود عمیقتر کرده، فساد مقامات دولتی، رانتخواری، غارت منابع عمومی، تخریب محیطزیست، و مافیای قدرت و ثروت را فربهتر کرده، در حالی که تودههای مردم در زیر خط فقر با مشکلات عدیدهای دست بهگریبان هستند.
بدین ترتیب، تضادهای درهمتنیدهای وجود دارند که هم در جریان تشدید مبارزه بیشتر نمایان میشوند. ملاحظهی نتیجهی قیامهای غرب آسیا، معروف به بهار عربی، مبین این واقعیت بود که بدون به میدان آمدن طبقهی کارگر و تودههای مردم، تحت برنامهای که راهحل این تضادهای درهمتنیده را نیز در خود داشته باشد، امکان موفقیت انقلابات و قیامها وجود ندارد.
الترناتیو سازمان ما که هدف نهایی آن استقرار سوسیالیسم است، عبارت است از سرنگونی انقلابی رژیم جمهوری اسلامی و استقرار جمهوری فدراتیو شورایی. و برای کسب اطلاع بیشتر و دقیقتر از مواضع ما به برنامهی سازمان که به زبان ترکی هم در دسترس هست مراجعه بفرمایید.
سخن پایانی:
امیدواریم در این مختصر توانسته باشیم به سوالات شما پاسخ دهیم. از این نخستین دیدار پس از سالها خرسندیم و آمادگی خود را برای پیشبرد همکاریهای بیشتر اعلام میکنیم.
با درودهای انقلابی،
سازمان اتحاد فداییان خلق ایران
Kaynak: Komün Gücü