İlahiyat oluşturmak – Mahir Yılmaz

Son günlerde yaşanan birkaç olay dikkatimi çekti. İlki Erdoğan’ın Gezi’nin yıl dönümüne dair geçen günlerde başta kadınları ve ayaklanmaya katılan herkesi hedef tahtasına koyan, hakaret eden açıklamaları. Bunun öyle rastgele söylenmiş sözler olmadığını, aksine ekonomik ve siyasal olarak gerilmiş toplumun…

Bıçak kemikte! – Mahir Yılmaz

Kısa bir Türkiye panoramasıyla başlayalım. Erdoğan, dediğim dedik çaldığım düdük hesabı; “kim aç, nankörlük etmeyin” diyor. NATO’ya Finlandiya ve İsveç’in kabulünü Kayseri pazarlığına çevirdi. İki ülkenin NATO’ya girmesini, Kürt meselesinde verecekleri tavizlere bağlıyor. Rusya’nın Ukrayna’da sıkışmış olması nedeniyle Suriye’de kendisine…

Hayatı devrimcileştirmek – Mahir Yılmaz

Yaptığımız tahliller, genellikle sanki bu dünyada yaşamıyoruz hissi uyandırıyor. Sürekli önümüze, yerine getirilemeyen görevler koyuyoruz. Görev koymayalım, dünyayı değiştirmek için yorum yapmayalım demiyoruz elbette. Ancak o büyük tablonun içinin nasıl dolacağını da anlamalıyız. Devrimcilik belli örgütlülüklerin ve içinde yer alan…

Emperyalist savaş aralığını devrimci imkana dönüştürmek – Mahir Yılmaz

Kapitalist devletler, doğası nedeniyle silahlanır, ordular kurar, hakimiyetini arttırmak için savaşlara girerler. Kapitalizm ve emperyalizm iç içedir, emperyalist olgunluğa ulaşmış olsun olmasın; dünya kapitalist sisteminin bağlaşıklığı temelinde emperyalizm tüm kapitalist devletler için içsel bir olgudur. Öte yandan emperyalist sistem, belli…

Bir yaşam biçimi olarak direniş kültürü – Mahir Yılmaz

“Bugün, yarına dönüşebilecek olan zamandır.” -Victor Jara Devrimcilerin meselesi, örgütlülük zeminini, aynı zamanda özgürlük zeminine çevirmektir. Yani örgütlü birey veya topluluk verdiği mücadele ile özgürleştiğini duyumsamalıdır.  Hayatındaki birçok şeyi elinin tersiyle iter, örgütlenir ve özgürlüğü duyumsamaya, yaratmaya çalışırsın.  Ancak entelköy…

Sokak: Politikanın sınanacağı yer – Mahir Yılmaz

“Bir akım yaratalım: Ödemiyoruz!”[1] başlıklı yazıda birleşik mücadele hattını ve bir odak noktasını yaratamadığımız için sürüklenme halimizden, politikasızlığımızdan bahsetmiştim. Bunun temel sebeplerinden biri “tükenmişlik politikası” uyguluyor oluşumuzdur. Söz gelimi “Tükenmedik, ayaktayız, buradayız!” diyoruz ama günceli karşılayacak bir politik hat, odak…